Işık Düşüyor Şakayıkların Karaltısına

Kaç kuyuya düşmek kaldı bize Yusuf’tan
Söyleten bu hoyratlık değil mi her seferinde
“Ne fark eder bu kamburluk” diye?
Yine aynı kaldırım taşında
Gömleğime kan bulaşmış ceket giysem bile
Şakayıklar kapkara
Dikenli teller yağıyor buluttan

Tahtlara tırmanan ulu basamaklardan ziyade
Çekicin demiri dövmesidir yaşamak benim için
Şirk koşan anlatılardaki kavgalardan avare,
Merdivendeki zavallılardan asildir benim için
Şakayıklar sersefil derinimde
Gündüz geceden karanlık utançtan

Yine de canımı almadın…
Yine de canımı almadın kor alevden kızgınlığa
Bu sebeple kırılmazım nispeten örs ve çekiçten
Ve kıyamet de kopmadı ben kapısındayken
O gülüyor sen Rahman oluyorsun
Işık düşüyor şakayıkların karaltısına
Senin suretin okunuyor onun çehresinden
Nitekim ışık aşk’a tekabül etmektedir
Bizim tanrı şaşırmışlığımızda

YAZAR

Ahmet Çakmak

EDİTÖR

Zeynep Gökçe Azman

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir