Zafer Hasar İster

Kazanmak ya da kaybetmek. Mesele bundan ibaret değildir. Asıl mesele, mücadele etmekten geçer. Her mücadelede olduğu gibi bizim de bu uğurda feda etmemiz gereken şeyler vardır. Fakat zaferi arzuluyorsak, hasar almayı göze almalıyız. Zira zafer hasar ister.

Türk genci bu mücadelenin neresindedir? Bizler, Türk gençleri olarak bu mücadeleyi omuzlamak zorundayız. Tarih dersini yıllarca alan fakat hiçbir zaman tarihten ders almayan milletimizi layık olduğu seviyelere çıkarmak, geçmişte olduğu gibi bugün de biz gençlerin vazifesidir.

Yıkılmakta olan koca bir imparatorluğu kurtarmak için meşrutiyeti ilan etmek üzere dağa çıkanlar yine bu gençler değil midir? Enver ve Niyazi Beyler kayıtsız kalmayıp bir şeyler yapmak arzusunda oldukları için suçlu mudur? “Maksadımız tekamüle bağlı kalmak değil, onu silah ile, ölüm ile, kan ile çabuklaştırmaktır. Vatanın yarasının ilacı silah ve baruttur.” diyen tıbbiyeli gençler niçin boylarından büyük işlere (!) kalkışmaktadır? Yoksa vatanın ilacı gerçekten gençlerde midir? 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal otuz sekiz yaşında genç değil midir? Bu günü gençlere armağan etmemiş midir?

Bir asır önce tek adam yönetimine karşı çıkan ve mücadele eden bu gençlerin hayatları bitmiş fakat görevleri henüz bitmemiştir. Bu görevi devralmak biz gençlerin vazifesidir. Yirmi bir yaşında bir genç olarak gündemdeki olayları endişe içerisinde izliyorum. Yalnızca izlemekten başka elinden bir şey gelmeyen ve bundan rahatsız olan, kurtuluşumuz için yol ve yöntem arayan sizler gibi bir bireyim. Bizlere hak ettiğimiz hayatı sunan bir kurtarıcının gelmeyeceğini biliyorum, zira son kurtarıcının “Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.” cümlesini bir türlü zihnimden çıkaramıyorum. Bu bir emir değilse nedir?

Bizi bizden başka düşünecek kim kalmıştır? Dağa çıkacak Enver ve Niyazi Beyler artık yoktur! Samsun’a çıkacak Mustafa Kemal yoktur! Devirlerinde dahi azınlık olan bu gençlerin yarım bıraktığı işi bitirecek olan yine bir avuç gençtir.

J.J. Rousseau’nun dediği gibi: “Madem güçlü her zaman haklıdır, o hâlde yapılacak tek şey güçlü olmaya bakmaktır.” Gücümüzü maddi ve somut şeylerden ziyade fikirlerimiz ile ispatlamalıyız. O zaman “En güçlü silah fikir, en güçlü fikir Türk milliyetçiliğidir.” sözünü ispat etmiş oluruz.

Bu satırları yazan, okuyan ve yayınlanmasına aracı olan yine gençler değil midir? O hâlde bir şeyler yapmaya şimdiden başlamışız demektir.

YAZAR

Eren Korkmaz

EDİTÖR

Zeynep Gökçe Azman

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir