Kelam
ilham değil,
iki satır arasındaki hasretin ve
belirsiz bir vuslatın sebebi
kelamın değil,
kalemin bırakılması.
kirli şehirlerin
irili ufaklı günahları
duyulmayan bin bir ahları ile
fikri ince olanların
kalın kafalarla
afallamaları
arasında duraksadık.
yara almadık,
araladık kapıları
birbirlerine sadık olsun cümleler diye.
zira
kaybedilmiş sadakat,
haybeye ziyan edilmiş.
hayat gibi, şiir gibi…
gidip gelmeler incelikten
yeterince çelikten sabırlar
bilekler meyilli devrilmeye
bir kağıt üstüne
kapatılacak anlamlar için.
karınca kararınca ilerleyen bulutların karalığı,
daimi surette verilmemiş kararlar
arefesinde olan zihinler için habercisidir
bereketin, bereket ümidin.
ümidin çiçeği başka mevsime ait,
başka mevsimin.
başka başka ve başka…
ve akla gelmeyen
daima mazhar olma niyetindeki
çaresiz beşerin.
masallar artık büyüklere anlatılıyor
yükleri lafza ile hafifliyor zira,
sonrasında ağır geliyor unutulmayacak lahzalar.
bakın bu büyük bir muvazaa.
müspet ve menfi halin arasındaki
cesaretsizliğin
nihayetinde hissizlik var diyorlar,
halbuki
kara parçaları parsellenirken
düşünülmezken çaresizler,
suizan yok ki
tereddüt dahi yok.
dilin varmadığı bir türlü,
binlerce his…
riya var,
beis yok.
arkada daima bir iz bırakılır
yapılmayanlar söylenir
yapılanlar gizlenir,
biliriz.
kanat çarpan kuşlara umutla bakan
gözlerimize yer açan yüzlerimizin
donuk kalır mimikleri
vardır bir bildikleri denilerek hakim kılınan
tedirginlik ve bitmeyen bekleyişlerin
ardından
esenlikler dilenir gerçeğin uzağında,
bilenir yüreklerimiz.
dağılacak kara bulutlar
ümit hep var olacak,
doğacak gün ilelebet
dönecek elbet devran.
biliriz.
bilenen yüreklerimiz bir.
YAZAR
Kasımhan Yücetürk
EDİTÖR
Zeynep Gökçe Azman
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!