Kız Kardeşlerime

Senede bir gün bile olsa sadece başarılarımızı, mutluluklarımızı, hayallerimizi konuşacağımız bir günümüz olsun isterdim. Ne yazık ki bu mümkün değil…

8 Mart’ı, Dünya Emekçi Kadınlar Günü mü yoksa Dünya Kadınlar Günü mü tartışmaları içerisinde geçirmeyi ve tek derdimizin bu olmasını isterdim. Fakat bu da mümkün değil…

Evet, biliyorum; her yeni güne korku ile uyanıp her günü üzüntü ile noktalıyoruz. Ne çok eksiliyoruz, değil mi? Kimimiz güya sevginin kurbanı oluyoruz, kimimiz ise namus davasının.

Kimimiz iki gün peş peşe aynı yemeği masaya koyduğu için şiddet mağduru oluyor, kimimiz ise boşanıp yeni bir hayata başlamanın hayalini kurarken boşanmak istenilen cani eşin tekmelerini yiyor suratına.

Kimi günler biraz sonra hayattan koparılacağımızdan habersiz, yaşarken dinlediğimiz son şarkı eşliğinde yürüyoruz sokaklarda, kimi günler gece geç vakitte eve doğru giderken tacize uğramamak için kambur durup kendimizi çirkin, bakılmayacak hâle getirerek yürüyoruz kaldırımda.

Kimimiz aylar önce sesini duyurmak adına sosyal medyaya sarılırken sesine ses olunmadığı için kefene sarılıyor ömrünün baharında, kimimiz ise defalarca uzaklaştırma kararı aldırttığı kişinin nefesini hissediyor hemen kulağının arkasında.

Kimimiz okumak, ideallerinin peşinden gitmek istediği için “başımıza bela olacak” denilerek zorla evlendirilip hiç tanımadığı kişinin koynunda buluyor kendini, kimimiz okuduğu için “huysuz, nemrut” diye etiketleniyor bu hayatta.

Kimimiz işinde ilerlemek için patronunun sarkıntılıklarına göz yummak zorundaymış gibi baskı görüyor, kimimiz hak ettiği konuma kendi emeği ile geldiği hâlde “Kim bilir ne yaptı da geldi?” diye yaftalanıyor.

Kimimiz çocuk yaşta töre, gelenek denilerek çocukluğundan kopartılıp babası yaşında biri ile evlendiriliyor, kimimiz çocuk yaşta sapık babasının tecavüzüne uğrayıp kendi kardeşini doğuruyor.

Kimimiz sadece kendi olmak istediği için ailesinden baskı ve şiddet görüyor, kimimiz sadece kendi olmayı başardığı için toplumdan dışlanıyor.

Kimimiz, kimler, kimseler… Hepimizin bir adı ve bir hikâyesi var, henüz dinlemediğimiz fakat birbirine benzeyen. Çünkü bu ülkede her şey değişiyor fakat kadın olmanın zorlukları değişmiyor. Kiminin gözyaşında saklı kendi akıttığımız yaşlar, kiminin çığlıklarına fazlasıyla aşikârız.

Ama emekçi ama değil Türkiye’de her kadın sadece kadın olarak dünyaya geldiği için bile emekçi oysa. Çünkü bizlerin en büyük emeği yaşama gayesi gün sonunda. Eksilmeden, dövülmeden, sövülmeden, tecavüz edilmeden ve öldürülmeden…

Biliyorum, bir yerlerde aynı hikâyeyi paylaştığım birçok kız kardeşim var. Sadece insanca yaşamak, insanca muamele görmek isteyen… Belki görmeyeceğiz birbirimizi, belki yüz yüze gelsek bile yaralarımızı saklayacağız birbirimizden fakat düşünce birbirimizi kaldıracak sevgi ve şefkate sahip oldukça yalnızlığımız yalnız kadınlarla kalabalıklaşacak. Belki eksilmeye devam edeceğiz bu adi düzende fakat adil düzeni getiren yine bizler olacağız. Yan yana, omuz omuza.

Ne kadar kutlu olur bilemem lakin Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun kız kardeşlerim.

Esen kalın.

YAZAR

Sinem Saka

EDİTÖR

Zeynep Gökçe Azman

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir