Bana Makosenlerimi Giydirdiniz

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletden

Namık Kemal

Ben 21 yaşında bir Türk genciyim. Adamakıllı belki beş, belki altı senedir memleket siyasetini sağlıklı bir şekilde yorumlama yeteneğine sahipken geçirdiğim ömrümde, sevgili memleketimin pek basiretsiz iktidarı tarafından kaç kere terörist ilan edildiğimi hatırlamıyorum. Hâlbuki benim ağzım hiç maklube kokmamışken ya da örgüt evlerinde hiç örgütçülük oynamamış olmama rağmen diş etlerinde patlıcan artıkları kalmış kimseler, terörist başına “paşa” diyelimciler yaftaladı beni. Sevgili iktidar hep beni ve benim arkadaşlarımı hedef gösterdi. Benim arkadaşlarım da benim gibiydi. Gerçi çok da şaşırmamak gerekir, sonuçta kendi Genelkurmay Başkanı’nı teröristlikle itham edip senelerce dağlarda çarpışan neferlerini yine teröristlikle yargılayan bir ülkenin dünkü çocuklarıyız(!)

Fazilet güneşini balçıkla sıvamaya çalışanlar, yönetimlerinin her döneminde olduğu gibi bugün de kendinden olmayanı fil dişi kulelerinden hainlikle yaftalıyorlar… Tek dertleri irin dolu akıllarında yarattıkları güç mastürbasyonlarını Leviathan misali püskürtmek olan bu kimseler, yaptıkları propagandalarla sadece kendi iktidarlarını sağlama almakla kalmıyor; seni dört numaradaki komşun Ayşe Hanım’a, Bakkal Mehmet Amca’ya düşman gösteriyorlar. Üstelik bunu yapan kişiler Soma’da madenci tekmeleyen, Zekeriya Öz’e benim savcım diyen; Ergenekon’da, Balyoz’da Ali Tatar’ın, Kuddusi Okkır’ın kanı yakalarına sıçramış, Habur’da davul zurna ile militan karşılayan kimseler…

Siz vatanperversiniz, biz hain öyle mi? Olalım. Nazım’ın şiirde dediği gibi:

vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.

İstibdat yönetimlerinin müstebitleri memleketin çatısında, memleket üzerine gark olurken bastıran karanlığa cumhuriyet devrimlerinin henüz dezenforme edilmemiş kazanımlarıyla karşı çıkmak boynumun borcudur.  Nefesim yettiğince doğru bildiğimi; cumhuriyeti, Mustafa Kemal’i savunacağım. Onun yalnızlığına düştüğümde onun ideallerine, onun devrimlerine çağdaş ve metin bir Türk milleti ülküsüne sarılacağım. Çünkü ben biliyorum ki çakır gözlü sarışın kurdun yalnızlığı fazilet doludur. Şimdi ben kimim, terörist miyim? Bu memlekette Kemalcilik, bu memlekette Garpçılık, bu memlekette halkçılık, bu memlekette Türkçülük ne zaman teröristlik oldu? Bu sorduğum soruları, söylediğim tüm şeyleri sadece ben nezdinde değerlendirmeyiniz sayın okur. Biz yalnız ama kalabalığız. Sen de yalnızsın. Sen de bizimle beraber yalnızsın. Kalabalıksın.

Tüm bu cümleleri noktalandırma yolunda bahsetmek istediğim şudur ki: Aziz Atatürk’ün huzuruna çıkıp tehditvari söylemlerde bulunan İtalyan ateşemilitere, Ata’nın general kıyafetlerini giyip yönelttiği şu cümle kulaklarımda her daim çınlamaktadır.

Bana makosenlerimi giydirdiniz.

Türk gençliği çoktan makosenlerini giymiştir. İmkânı olduğunda Selanik dağlarında Resneli’nin gümüşlü kırbacını, çeğen tepesinde mitralyözlere karşın Enver Bey’in kılıcını şaklatmaktan sakınmayacaktır.

YAZAR

Burak Elik

EDİTÖR

Ekrem Müftüoğlu

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir