Söyle Ağabey

-Fırat Ağabey’e-

Bu kaçıncı vuruluşumuz ağabey
Bu kaçıncı uçurum kenarı, can pazarı
Hep ölmüşüz de hiç okunmamış selalarımız
Hiç çocuk doğurmamışız, hiç durmamış, yılmamış
Lakin süt yerine kan içmiş kuzularız
Biz hangi kumarın yitik malıyız ağabey
Paslı palalarını savuran bu kirli bıyıklılar kim?

Ahit sandığı mı, Pandora’nın kutusu mu açılan
Moskof mu, Çin mi, Amerikan mı düşman
Çanları son kez çalıyor bizler için, sahte mabedin
Biz son ışığız dayı, kıyamet de biziz, mahşer de
Deyin o vakit efendiler, bu karanlığa tapan gâvur kim?

Beraber kılıç salladığımız, sevkulceyş atlandığımız
Şanlarımızı beraber andığımız
Bu bizden görünen fakat kanımızı içen “andamız”
Bu onursuz, bu rabbiyesiri kalmamış uğursuz
Melunun ta kendisi değil midir ağabey sen söyle

Koynumuzun güneşinde yeşertip sunduğumuz sevi
Gönlümüze alıp ev bildiğimiz bu, vatan bildiğimiz bu
Bu hain eller, yâr bildiğimizin elleri mi?
Besmeleyle yenilen ekmek kadar kutsal ismini
Ben söyleyemezken, başka memleketin şarkısını söyleyen
O dil, bu ağunun dili mi?

Sen söyle dayı, konuş
Yetimden çalanın gözünü doyurur mu kuruş?
Toprak doyurur onları, der kitap
Söyle ağabey
Tek milletse küfür
Onları toprağa doyuran ben olmayayım mı?

YAZAR

Dilara Er

EDİTÖR

Ekrem Müftüoğlu

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir