Ata Dini Üzerine Bir Özet

Şamanizm Nedir?

Pek muhterem zatların dediğinin aksine “Şamanizm” adını verdiğimiz dini inanış putperestlik, göğe, dağa tapma, akan suda yıkanmama gibi türlü türlü izahlarla anlatılabilecek, bu basitliğin içine sığdırılabilecek bir inanış değildir. Bir dinden ziyade merkezinde şamanın yer aldığı[1], kendine has ritüellere sahip olan Şamanizm’in pek çok farklı formu da bulunmaktadır.[2] Kendine has ritüelleri ve inançları ile beraber Şamanizm bir din olmaktan çıkarak bir uygulamalar bütünü hâline gelmekte hatta bir kültürü temsil etmektedir.

Şamanist inanışa göre bütün varlıklar canlıdır ve bir ruha sahiptir. Karşılaşılan her türlü problem, iyi ve kötü olan ruhlarla iletişime geçilerek çözülebilir. Dolayısıyla bir topluluğu kötü ruhlardan koruyan ve topluluğun iyi ruhlar ile iletişime geçmesini sağlayan kişiler, şamanlardır.[3] Şamanlar toplum içinde özel statüye sahip olmakla beraber bizzat tanrı tarafından seçilmiş özel kişilerdir.[4] İslamiyet öncesi Türk tarihi ile ilgili sıklıkla karşımıza çıkan Şamanizm ile ilgili olarak Ziya Gökalp, ilk ciddi çalışmaları yaparak bu eski Türk dinine “Toyonizm” adını vermiştir.[5]

Kâinatın Yaradılışı

Şamanizm’de bu gibi konularda tam anlamıyla bir görüş birliğinden bahsedilemez. Kâinat gökyüzü, yeryüzü ve yer altı şeklinde üçe ayrılmaktadır.[6] Hâkim inanca göre Tengri Kayra Han’ın Ülgen ile birlikte yeryüzünü ve kişiyi yaratması kâinatın başlangıcı olmuştur. Kişinin kendisiyle mücadeleye girişmesi üzerine ona Erlik adını vererek onu yeraltına göndermiş ve yeryüzünde dokuz dallı bir ağaç büyütmüştür. Bu ağacın her dalından ayrı bir cins insan türemiştir.[7]

  • Ülgen

Ülgen, göğün en üst katında dokuz kızı ve dokuz oğluyla beraber oturmaktadır. Göğün en üst katı ile yeryüzü arasında bulunan ışık diyarında ise iyi ruhlar yaşamaktadırlar. Şamanlar bu iyi ruhlar aracılığı ile Ülgen ile iletişim kurabilirler. Bu iletişim ağı yalnızca erkek şamanlara açıktır.[8] Kırgız ve Kazak lehçelerinde Ülgen “büyük ve ulu” anlamına gelmektedir.[9] Ülgen iyiliği, bolluğu, bereketi, gıdayı ve bereketli yağmuru sembolize eder. Ünvan olarak isminden önce “Bey” ya da isminden sonra “Han” ifadeleri kullanılır. Esasında yukarıda bahsettiğimiz gibi Ülgen, Kayra Han tarafından kâinat ile birlikte yaratılmıştır. Kayra Han ise ezelden beri vardır. Zaman geçtikçe Kayra Han’ın isminden bahsedilmediği ve Ülgen’in ön plana çıktığı görülür.[10] Yaratılış destanlarının kimi versiyonlarında kötülük ve yeraltı tanrısı olarak isimlendirebileceğimiz Erlik’in kimi zaman Ülgen kimi zaman ise Kayra Han tarafından cezalandırıldığını görürüz. Güney Altaylarda Ülgen’in ismi “Kuday” olarak anılır. Kimi zaman Ülgen için doğrudan “Kayrakan” ismi kullanılırken kimi zaman Erlik’e de aynı “Kayrakan” ismiyle hitap edildiği görülür.[11] Ülgen, göğün en üst katında Karakuş Han, Karşı Han, Pura Han, Burça Han, Yaşıl Han, Erkanım Han, Baktı Kan isimlerinde, hepsine topluca Kıyatlar adı verilen yedi oğlu ve hepsine Ak-kızlar adı verilen dokuz kızı ile oturur. Göğün üçüncü katında May-Ata adında bir oğlu ve May-Ana adında da bir kızı yaşar. Karısı hakkında halk efsanelerinde pek bir bilgiye rastlanmaz ancak zaman zaman “Ülgen Ana” şeklinde geçtiği görülür.[12]

  • Umay

Adına ilk defa Göktürk yazıtlarından, Kül Tigin yazıtında rastlanan Umay için; “…Umay gibi anam hatun sayesinde küçük kardeşim Kül Tegin er kahraman adını aldı…” ifadesi geçer. Bu ifadeye göre Umay, anne ve çocukları koruyan bir tanrıçadır.[13] “Umay” kelimesi için Divân-o Lügâti’t Türk’te “eş, yoldaş” ve “kadınlar doğum yaparken bebekten sonra çıkan şey” şeklinde tarif edilmiştir.[14] Umay, kadının hamilelik döneminde, doğum sırasında ve doğumdan sonra çocuğun büyüyünceye kadarki geçen süresi içerisinde onu kötü iyelerin her türlü kötülüklerinden koruyup gözettiğine, himaye ettiğine inanılan bir tanrıçadır.

Türk mitolojisinde yer alan bir diğer ruh olan Amma Hanım ile aynı tanrıça olduğu sıklıkla ileri sürülür. Amma Hanım, evi ve çocukları koruyan iyi bir ruhtur. Bununla beraber Umay’ın atalar ruhu olduğu ve Hz. Havva’yı temsil ettiği iddia edilir.[15] Umay’ın bir tanrıça mı yoksa bir ruh mu olduğu meselesi üzerinden hala eski Türk dininin tek tanrılı mı yoksa çok tanrılı mı olduğu tartışmaları sürmektedir. Ancak ortada bu kadar kanıt varken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat sisteminde anlatıldığı üzere eski Türklerin, tıpkı İslam’da olduğu gibi tek tanrılı bir dine inandıklarını iddia etmek bilim dışı kalacaktır.

Annelerin, çocukların, evin ve ailenin koruyucu olan Umay, geçen zaman içerisinde kutuplaşmıştır. Umay’a çok benzer ya da Umay’ın doğrudan ismini taşıyan, üremeye karşı olan ve kötülük kaynağı ruhlardan bahsedilmiştir; Kara Umay, Hara Umay, Mayneke, Aza, Ayza, Al Karısı, Albastı, Umacı.[16] Umay Ana meselesi, İslamiyet öncesi Türk tarihi içinde bilhassa önemlidir. İslamiyet merkezli tarih anlayışı ile Türkçü tarih anlayışı arasında ki tartışmanın doğurgan kaynağıdır.

  • Erlik

Bütün kötülüğün kaynağı olan ve yeraltında yaşayan, Altaylılar tarafından kara töz yani kötü ruh olarak adlandırılan varlıklara hükmeden Erlik, Uygur yazıtlarında “güçlü han” şeklinde geçer. İyiliğin kaynağı tamamen yeryüzünün üstünde, gökyüzündeyken kötülüğün kaynağı ise yeraltındadır. Erlik, yerin en karanlık ve en dip köşesinde kara bir taht üzerinde oturmakta; kötü ruhlara hükmetmektedir. Şamanlar, tıpkı Erlik ile bağlantı kurabildikleri gibi Erlik ile de bağlantı kurabilir; ancak her ikisine giden yolda da türlü engeller vardır. Şamanlar bu engelleri aşmak zorundadır.[17] Erlik, şamanların tasviriyle uzun boylu, yaşlı, siyah saçlı, sakalları dizlerine kadar inen, bıyıkları kulaklarının üzerinden geçerek bacaklarına kadar inen, boynuzları ağaç dalları gibi, saçları kıvırcık ve dağınık bir yapıdadır.[18]

Erlik’in yeraltında ki kara demirden yapılan sarayına “Almıs” adı verilir. Sarayın hemen yanında gözyaşından dokuz nehir akar. Nehrin üstünde de İslam dininde ki sırat köprüsüne benzer at kılından bir köprü yer alır. Dolunay sırasında emrinde ki kötü ruhları yeryüzüne gönderen Erlik, insan ve evcil hayvanların ruhlarını avlar. Çeşitli hastalıklar gönderdiği ocaklarda kendine kurban ister, eğer kurban verilmezse bu insanların ruhlarını alarak yeraltına götürür.[19]

Bilindik mitolojilere nazaran Umay, bir bereket tanrıçası, Ülgen tanrıların tanrısı, Erlik’te yeraltı ve kötülük tanrısı olarak görülebilir. Eski Türk dini daha pek çok unsur barındırıyor olmasına rağmen sadece bu üç ana unsur üzerinden de görülmektedir ki, hayatlarına arşive uğramadan Devlet-i Aliyye tarihi yazan çobanların aklıyla; ortada eski Türk dininin çok tanrılı bir yapıya sahip olduğuna dair onca kanıta rağmen hala İslam merkezli tarih tasavvuru neticesinde tektanrıcılık üzerinde ısrar edenler yanılmaktadır.

Türk mitolojisi, umumi Türk tarihi içerisinde bilhassa önemlidir. Bugün büyük çoğunluğu İslam ile şereflenmiş Türk topluluklarının dahi zaman zaman Şamanist adetleri devam ettirdiği gerçeğiyle yüzleşmek[20], dayatılmış İslam merkezli tarih anlayışı kapsamında eski Türkistan’da yaşamış atalarımızın dini anlayışlarının tek tanrılı bir inancın ferdi olmadığını öğrenmek ve nihayetinde Türkiye’de yıllardır süregelen İslamcı-Türkçü çatışmasını sona erdirmek bu konuyla doğrudan ilişkilidir.

Kaynakça

[1] Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2002, s.15.

[2] Harun Güngör, “Şamanizm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C. XXXVIII, İstanbul, 2010, s. 325.

[3] Ayşe Er, Geçmişten Günümüze Şamanizm, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antropoloji Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2021, s.15.

[4] Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm: Materyaller ve Araştırmalar, TTK Yayınları, Ankara 1986, s.55.

[5] Z.Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, Haz. K.Y.Kopraman-İ.Aka, Ankara 1976, s.40-41.

[6] Harun Güngör, “Şamanizm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C. XXXVIII, İstanbul, 2010, s. 325.

[7] Sadettin Gömeç, “Şamanizm ve Eski Türk Dini”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi , 4 (4) ,s. 41

[8] F,Fedotoviç, “Saha Yeri ve Saha Türkleri”, Çev, S,Gömeç, AU. DTCF. Tarih Araştırmaları Dergisi, 16/26, Ankara 1994, s.238.

[9]Sadettin Gömeç, “Eski Türk İnancı Üzerine Bir Özet”, Tarih Araştırmaları Dergisi 22 / 33 (Mayıs 2003), s. 83.

[10] Ramazan Volkan Çoban, “Türk Mitolojisinde İyilik Tanrısı Ülgen’in İnanıştaki Yeri, Tasviri ve Kökeni”, Bilim ve Kültür – Uluslararası Araştırmaları Dergisi, 1/1 (Mart 2013), s. 195.

[11] [11] Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm: Materyaller ve Araştırmalar, TTK Yayınları, Ankara 1986, s.31

[12] Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2002, s.77.

[13] Julian Baldick, Animal and Shaman, Ancient Religions Of Central Asia, s.52

[14] Mahmud Kaşgari, Divân-ü Lügati’t-Türk, Uygurca Basması, Sincan Halk Neşriyatı, Urumçi, 1981, s. 167.

[15] Halil Can Akgün, “Ve Bugün Umay Ana”. Aksaray Üniversitesi Genç Kalemler Tarih Araştırmaları Dergisi, 1(1),  s. 13–15.

[16] Fuzuli Bayat, Türk Mitolojik Sistemi (Kutsal Dişi-Mitolojik Ana, Umay Paradigmasında İlkel Mitolojik Kategoriler-İyeler ve Demonoloji). II. Cilt, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2007, s.54-55.

[17] Sadettin Gömeç, “Eski Türk İnancı Üzerine Bir Özet”, Tarih Araştırmaları Dergisi 22 / 33 (Mayıs 2003), s. 83.

[18] Nadya Yuguşeva, Altaylarda Türkler ve İnançları, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 11, 2001, s. 145.

[19] Nadya Yuguşeva, Altaylarda Türkler ve İnançları, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 11, 2001, s. 146

[20] Su dökerek uğurlamak, ağaçlara bez parçası bağlamak, kurşun dökmek, tahtaya vurmak….

YAZAR

Ozan İlter

EDİTÖR

Ekrem Müftüoğlu

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir