Genç Bir Yurtta Genç Bir Yurttaş

İnsan ki
Gönlünde her âşık olma hevesi bittiğinde
Bir zalimin, bir kralın pençesini hisseder yakasında
Sırtı korkuluklarda, yaklaşırken bir çift göze
Bir kahvehane muhabbeti yahut ayaküstü, alelacele bir yurttaş isyanı
Vurur zihnine; her an tetikte ol, her an ayık kal

Bu ki kardeşler
Ömürlük bir sefer
Dünya bizi halktan çıkarıp yurttaş yapma gayretinde
Her gece Frank ellerinde kral indirenler kulağımıza fısıldıyor
Versay’ın uzun yollarında, varoşlardan bir güruh
Biz onu, kralın yüzünü gördük diyorlar
İlkinde gayet şıktı, süslüydü ve zalimdi diyorlar
İkincisinde bedeninden azade ve son derece masumdu diyorlar

Barış değil, kılıç getirdik diyorlar
Namlularının soğukluğu alnımda
Korkuyorum, dizlerim titremeden sevgilimin önünde
Kardeşlerimden, dost dediklerimden oluşan bir müfrezenin
Kurşunlarıyla ve en kötüsü nefretleriyle ölmekten korkuyorum

Şan ve şeref uğruna ateşlenmiş delikanlılık damarlarımıza doğru
Şükrediyoruz alevlendiğimiz zamanlar
Tanrı bize karşısında duracağımız bir firavun verdi
Şövalyelik ya, uzun gecelerde tütün sarıp ayağı kırık masalarda
Büyüteceğiz milleti, adam edip yükselteceğiz
İşte o anlarda, genç burjuvalar düşünce varoşa
Düştükçe toplu intiharlara, düştükçe yetimlere
Düştükçe kendi cenazelerinde evlatlarını görenlere
Şan ve şeref hayallerinin yerini bir parça kuru ekmek alır
Çünkü sadece kuru ekmek kalır

O vakit ne firavun kalır ne de zalimliği
Tanrı olur firavun
Kısa sinir nöbetleri, kader lanetleme kolaycılığı gelir ardından
Sonra, sonra korkmamak ölümden
Eski bir şairin dedikleri çınlar kulakta, partizanlık çınlar
Aynı vakit, aynı iki gaye olur yurttaşın aklında
Yalnız kuru ekmek muhtaçlığı ortadan kalksın diye
Gözünün gördüğü her firavundan öç alma isteği
Rahatça aşka düşmek için
Şivekâr olma dileği

YAZAR

Bahadır Mert Demirkazık

EDİTÖR

Ekrem Müftüoğlu

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir