Köker Üçlemesi

Abbas Kiyarüstemi’nin Köker köyü ve civarında geçen üç filmi, hem kendi filmografisi hem de etkilediği yönetmenler açısından sinema dünyasında önemli bir yer tutuyor. Bu filmlerin birbiriyle bağlantısı, karakterler bazında ufak tefek olsa da genele bakıldığında “yolculuk” temasına dayanıyor. Bu yolculuk yer yer fiziksel olarak konum değiştirme yer yer de karakterlerin iç dünyasına yapılan yolculuk olarak karşımıza çıkıyor. Kiyarüstemi’nin sinemasında yolculuk sahneleri önemli bir yer tutuyor. En başarılı örneklerini de bana göre bu üçlemede sergiliyor. İran’ın köyleri ve bu köylerde bizlere eşlik eden karakterlerle birlikte Köker üçlemesi en sevdiğim seri filmlerin başında geliyor. Bu seri 1987’de çekilen Arkadaşımın Evi Nerede ile başlıyor, 1992’de Ve Yaşam Sürüyor ile devam ediyor, 1994 yapımlı Zeytin Ağaçları Altında ile son buluyor. Filmlerde yaşanan olaylar ve sonuçlardan ziyade her açıdan yolculuk süreci daha anlamlı olduğundan biraz sonra filmlerden bahsederken içeriğiyle ilgili vereceğim küçük bilgilerden endişe etmenize gerek yok; çünkü bu filmler alışık olduğumuz gibi olaylar ve sonuçlarından ziyade yaşananlar karşısında şahitlik ettiğimiz süreçlere dayanıyor. Arkadaşlık ilişkileri, hayata tutunma çabaları ve aşk temalarıyla dönemin İran’ında gerçek anlamıyla yolculuğa çıkıyoruz.

Arkadaşımın Evi Nerede

Arkadaşımın Evi Nerede filmi bir köy okulu sahnesiyle başlıyor. Öğretmen ödev kontrolü yaparken Mohamed Rıza’nın ödevini deftere değil de ayrı bir kâğıda yaptığını görerek ona kızıyor ve hatta onu ağlatıyor. Bir daha ödevini defterine yapmazsa okuldan atacağını iddia ediyor. Bu sırada bütün bu olaylara yakından şahitlik eden Mohamed Rıza’nın sınıf arkadaşı ve filmimizin başkahramanı Ahmed’i görüyoruz. Ahmed’in ve Mohamed Rıza’nın defterleri aynı şekilde kaplanmış. Okul çıkışı yaşanan bir karışıklık sebebiyle Mohamed Rıza’nın defterini de çantasına atıp eve giden Ahmed kendini vicdani bir sorgulamanın ortasında buluyor. Evde annesinin ödevini bitirmeden dışarı çıkmasına izin vermediği, sürekli kendisine iş buyurduğu bir ortamda annesinden habersiz bir şekilde Köker’den çıkıp arkadaşının köyüne defteri geri verebilmek için gidecek mi, yoksa annesinin sözüne uyup ödevini ve annesinin söylediği işleri mi yapacak? Temiz kalpliliği ve vicdan duygusunun kuvvetiyle bizlere kendini sevdiren Ahmed’in adresini bilmediği arkadaşının evine, köyüne yolculuğu annesinin kendisini ekmek almaya göndermesi ile başlıyor. Bunu fırsat bilen Ahmed, eve gecikmeyi ve annesinin onu azarlamasını göze alarak daha önce gitmediği, içini bilmediği komşu köye, arkadaşı okuldan atılmasın diye yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk bize İran’ın köy hayatını, köylerdeki toplumsal yapıyı, kuşaklar arası iletişimleri tüm gerçekliği ve çarpıcılığı ile gösteriyor. Küçük Ahmed’in dedesi ile dedesinin arkadaşının Ortadoğu’ya ait totaliter aile yapısı geleneğinin kendilerince önemini ve bunun sağlanması için şiddete başvurmayı bile reva gördükleri sohbetlerine, modern kapılar satan bir adamın altyazıya gerek olmadan anlayabileceğimiz Türk lehçesi ile konuşmasına, eski tarz kapılar yapan yaşlı bir amcanın yardımseverliğine ve hoş sohbetine tanıklık ediyoruz. Yönetmenin sade konular, sade mekânlar ve sade diyaloglar üzerinden bu kadar samimi ve kalbe dokunur işler yapabilmesi sinema dünyasında neden usta olarak anıldığını bize anlatıyor.

Ve Yaşam Sürüyor

Serinin ikinci filmi olan Ve Yaşam Sürüyor bir gişe sahnesiyle başlıyor. Bu gişeden geçiş ufak birkaç arayla birlikte filmin sonuna kadar sürecek olan araba yolculuğunu başlatıyor. 1990’da İran’da yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremin yıkıcı sonuçlarına, en acı yüzlerine ve insanların her şeye rağmen hayata tutunma çabasına Arkadaşımın Evi Nerede filminin yönetmeni ve oğluyla şahitlik ediyoruz. Yönetmenimiz ve oğlu Puya, ilk filmimizin başrolü olan Ahmed’i canlandıran çocuğun depremden sonra sağ kalıp kalmadığını, durumunun ne olduğunu araştırmak için Köker’e doğru yola koyuluyorlar. Köker’e giden anayol trafikten dolayı hareket edemez hâlde olduğu için ikilimiz, oraya ulaşmak adına daha bakımsız ve eski bir yolu tercih ediyor. Depremin yarattığı kaosa ve insanların mücadelesine tanıklık ediyoruz. Bu travmatik olayı o kadar gerçek ve sade yönüyle tecrübe ediyoruz ki yönetmenin büyüsüne tekrar kapılmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. İnsanların depremi sorgulaması, bazılarının bunu bir ceza, bazılarınınsa hayatta kaldıkları için şans olarak görmesi gibi hemen her toplumda yaşanan sorgulamayı yolculuk devam ederken rast geldiğimiz farklı insanların ağzından dinliyoruz. Enkaz çalışmaları, toplu mezarlar, kaybettiklerini anlatan insanlar gibi çok acı olayların yanında tüm yaşananlara rağmen hayata devam etmeye çalışan yeni evlenmiş bir çift, o dönem oynanan dünya kupasını takip etmek için anten kurmaya çalışan insanlar ve sanat üzerine derinlikli sohbetler görüyoruz. Ne kadar büyük ve acı olaylar yaşamış olsak da çiçekler sulanıyor, maçlar izleniyor, sohbetler ediliyor ve evlilikler yapılıyor. Geride bıraktıklarımızın acısı da bizimle birlikte yaşıyor. Abbas Kiyarüstemi bu filmin başrolüne Arkadaşımın Evi Nerede filminin yönetmeni rolünü koyarak, bir öncekinin film olduğunu bize hatırlatıyor onun gerçekliğini yıkarak önümüze yepyeni bir gerçeklik kuruyor.

Zeytin Ağaçları Altında

Serinin üçüncü ve son filmi olan Zeytin Ağaçları Altında bir oyuncu seçimi sahnesiyle başlıyor. Bu filmde Ve Yaşam Sürüyor filminin çekim aşamalarından bazılarına şahitlik ediyoruz. Bir önceki filmi o kadar sade ve gerçekçi bularak izledikten sonra bu filmde ‘’dördüncü duvarın yıkılması’’ tekniğinin kullanılması seriyi başka bir boyuta taşıyor. Her filmde bir öncekinin gerçekliğinin yıkılması ve istisnasız hepsinde yalın ve vurucu yeni bir gerçeklik ile yüz yüze kalmak seyirciyi etkiliyor. Dönemin İran’ında var olan toplumsal rollere ve kadın erkek ilişkilerine yakından bakmamızı sağlıyor. Yaşadığı ülkeye, zamana göre nispeten daha modern fikirlere sahip olmasına rağmen sınırları zorlayan ısrar seviyesine sahip bir erkek (Hossein) ve anne babasını kaybettikten sonra babaannesi tarafından bastırılmış, içine kapanık bir karaktere sahip kız (Tahareh) arasında geçen duygusal bir hikâye izliyoruz. Hossein Tahareh’le konuşmak için ortak sahnelerinde repliğini bile isteye tekrar tekrar yanlış söyleyerek bizlere sahnenin çekilişini defalarca izletiyor. Bu esnada Hossein’in Tahareh’i ikna etmek için yaptığı çağına göre modern konuşma ve çabası takdire şayan. Yönetmenin asistanı rolünde Shiva Hanım, modern bir kadın karakter ve iş insanı olarak karşımıza çıkıyor. Arkadaşımın Evi Nerede’de çocuk olarak tanıdığımız Ahmed’in burada gençliğini görüyoruz. Ayrıca yönetmen rolünde insanların hayatlarına dokunmaya çalışan babacan bir insanı izliyoruz. İran’ın doğasından etkileyici manzaralar filmde sık sık sergileniyor. Köker’e giden zikzaklı yokuş üç filmde de peşimizi bırakmıyor. Köker’in zikzaklı toprak yolundan geçen karakterler değişse de sahnenin güzelliği her filmde karşımıza çıkıyor ve akıllarda bu seriyle ilgili bir imza bırakıyor.

YAZAR

Tolunay Yapıcı

EDİTÖR

Zeynep Gökçe Azman

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir