Çiçekle Gelen

Yeşermeyen inci çiçeği

Yanındaki kasımpatılara bak

Al dilimden tövbeleri

Kan revan olan ellerim

Yaklaşmaz mı kalbine, toplasa tüm dikenlerini

Bir davetli arıyor dizeler

Senden başkası düşmüyor satırlara

Bulutlar gelip geçerken baktığım fallar seni çağırıyor bana

-Bir çocuk saflığıyla seni aramak hâlâ-

Bir Tanrıya çok yalvardım, ‘içinde dalgalanan denizi boğulmadan tanıyabilsin’ diye

Beni kendimde ve sende kaybettiren işaretlerin

Baharı müjdeleyen gelişlerin

Tüm işaretleri silen bilinmezliğin

Elimi uzattığım kapıda duyduğum tereddüdün adı

-Sendin

Ben o kapının ardında gelmemenden çok korkuyorum

Gelmenden ise daha çok.

Ben zaten gidemiyorum

Yürümeye yeni başlayan çocuğun adımlarında

Bir duygunun aramızda sürüklenişi

Tren garında, iskelede, otogarda yolcusu olan adamın cebindeki

Kadının çantasındaki mendil

Gelene mi yoksa gidene mi koşacağını bilmeden durur öylece

Tüm ifadelerin bir sende bekleyişi gibi

Bir ev var içimde

Bazen dört duvar, bazen her yanı pencere

Hileli zarlar elimde, yeni bir şans arıyorum kendime

Bir savaşta ya da mahkemede değiliz, hayır

Aslına bakarsan bir arada da değiliz

Kazananı, kaybedeni, yargılayanı, tarafı yok aşkın

Her şeyi affeder mi bu sarmaşık bilmem ama seni kendi yolunda tutamadığında boğar, biliyorum.

Bir deniz gibi değil üstelik, ondan uzağa her adım bir sarım demek

Her çırpınışta biraz daha derine düşmene karşı.

Aşkla sarılırken sonunda nefessiz kalacağını düşünmezsin,

Alt üst olmadan da altta da bir yaşam olduğunu bilmezsin.

Bir suyun, bir toprağın derinliği, bir sarmaşığın kucağı

Can verir zayıflayan inancına

Ve sen inci çiçeği, korkma in derinlere

Kök saldığın yerde kendini bulacaksın.

Bir de kasımpatıların solduğunu söyleme kimseye.

Şimdi, eğer ayrılık getirmeyecekse, gözlerinden öperim çiçek.

YAZAR

Deniz Güneş

EDİTÖR

Zeynep Gökçe Azman

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir