Türkiye’de birilerini hain, birilerini kahraman ilan etmek artık çok kolay. Bunun için gazetelerinizin, kanallarınızın olmasına da gerek yok üstelik. Günümüzde gündemi belirleyen, kamuoyunu ayaklandırmaya yeten büyük bir güç var; sosyal medya. Sosyal medyanın aktif kullanımı ile beraber birçok şey değişim ve dönüşümden geçiyor. İktidar sosyal medyada günler öncesinden yaydığı söylentiler ile kamuoyu yoklaması yaparken muhalefet ise medyada bulamadığı hakları ve propaganda fırsatını artık sosyal medya aracılığı ile karşılayabiliyor. Hatta öyle ki sosyal medya artık adaletin bile denetlendiği bir güç hâline gelmiş durumda. İnsanların ortak bir etiket üzerinden gösterdiği tepkiler sonucunda birçok davanın seyrinin kamuoyu vicdanına göre şekillendiğine çok kez şahit olduk. Serbest bırakılan tacizcilerin, sanıkların sosyal medyada tepki görmesi sonucunda tekrardan gözaltına alındığını biliyoruz. Örtbas edilmeye çalışılan kadın cinayetleri davalarında ise sosyal medyanın gücü ile davaların hep gündemde tutularak kamuoyunun desteği ile sahip çıkıldığı hepimizin malumu.

Gelin görün ki bunca fayda sağlayan sosyal medyanın bir o kadar da zararı olabiliyor. Yalan haberler, uydurma gündemler sosyal medyada sanki doğruymuşçasına bir anda yayılıp halkı kutuplaştırmaya ve tahrik etmeye yetiyor. Art niyetli bu eylemler çoğu kez çürütülse dahi insanlarımızın araştırmadan, irdelemeden, gördüğünü gördüğü kadarı ile kabul etme özelliği sebebi ile ve belki de merhametinin suistimali yüzünden hâlen aktif bir şekilde devam edebiliyor.

31 Mayıs akşamı sosyal medyada bir haber yayıldı. Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldüğü iddia edilen gencin haberiydi bu. Bu iddia üzerinden birçok kullanıcı tepki gösterdi. Irkçılık kınandı, Türkçüler bu iddia üzerinden hasta ilan edildi. PKK’ye terör örgütü demeye kıyamayan ne kadar içten pazarlıklı varsa bu haber üzerinden adeta kin kustular. Onlar için müzik evrenseldi, Kürtçe anadil olmalıydı, Türk’ün kendi milletini yüceltmek istemesi “ırkçılık” iken onlar için birinin hayatını kaybetmesi Kürtlük ile vurgulanmalıydı. Çünkü ırkçılık ve milliyetçilik sadece Türklerin kullanımında olduğu vakit hastalıklı ve faşist bir ideolojiydi(!). 

Bu haber üzerinden toplum tarafından tanınan, kendilerince bir kitlesi olan kişiler haberin doğruluğunu araştırmadan, sorgulamadan insanları daha da kışkırtmak adına ortada can kaybının olduğu bir olayı alenen nefret söylemleri ile kınadılar. Bu insanların kimileri avukat, kimileri ise gazeteciydi. Öyle ki “halkların demoktarik partisi” (HDP) son yıllarda cılızlaşan siyâseti, parti içi kavgalarına rağmen bu haberi fırsat bilmiş ve sanki her daim insan yaşamından yana tutumları varmış gibi kınama konusunda gecikmemişlerdi. 

1 Haziran günü ise resmî kaynakların yaptığı açıklama ile olayın nasıl gerçekleştiği kesinleşmiş oldu. Ezan okunduğu sırada arabada son ses müzik dinleyen gençler ile ‘Ezan okunuyor müziği kısın.’ diye ikazda bulunan genç arasında çıkan tartışmada, ikazda bulunan genç yaralanmış ve hayatını kaybetmiş. Hayatını kaybeden gencin babası da olayın bu şekilde gerçekleştiğini verdiği demeç ile doğrulamış. Yani ortada ne Kürtçe müzik var ne de Kürt düşmanlığı. Hatta öyle ki hayatını kaybeden genç gibi katil zanlısının da Kürt olduğu söyleniyor. Peki gerçekler bir bir ortaya çıkmışken dün gece ırk ve dil üzerinden Türk milletini ayrıştırmaya, birbirine düşman etmeye çalışan hümanist(!) kesim çıkıp özür dileyecek mi? Kışkırtmaları sonucunda cereyan edebilecek olayların sorumluluğunu alabilecekler mi? Yoksa niyetleri Amerika’daki karışıklıktan faydalanıp bunu Türkiye’ye sıçratmak mı? 

Her ne olursa olsun bu ülkede dilinden hak, özgürlük, insanlık gibi kavramların düşmediği insanların, esasında ne kadar ırkçı, faşist, bölücü olduklarını biliyoruz. Üzüldüğüm tek husus vicdânî dürtüler ile hareket eden insanlarımızın bunlar gibi sosyal medya tetikçilerinin mermisi olmaktan ileriye gidememeleri. Oysa durup bu barış güvercini insanların PKK’ye, HDP’ye karşı olan tutumlarına bir baksalar niyetlerinin ne olduğunu apaçık görecekler. Ben bu zamana kadar ‘Kürt’ vurgusu yaparak eşitlik isteyen, mağdur edebiyatı yapan birinin terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP ile arasına çizgi çektiğini görmedim. Oyuncular değişse bile oyun hep aynı. 

Türk milletinin sesinin daha gür çıkacağı, adaletli, hakkaniyetli bir sosyal medya kültürü temennisi ile…

Esen kalın.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir