ی
yoktur aklını benim gibi taşıyan kişi,
uçup gitmesin diye yele, ayama gavur sicimiyle bağlanmıştı,
kırk asır öncesinde sökülmeye başlayınca kafatasımın dikişi,
anam babam endişeler kökü salmış, dallanmıştı.
ه
tek eliyle ıslık çalmak isterdi kocakarı,
çıplak gözle görsem onu, omuzlarım üşürdü.
giyilecek iki gömleğimden biri kapkara, diğeri safrandan sarı,
aynalara beddua ettiğimi gördüğünde benimle tütünü bölüşürdü.
و
ayaklarımı yormayı severdim yemin billah,
bu sırrı bi’ Ramazan işitti, o da perişan, rezildi
adım yazan bir mezar taşı bulmak için yürürdüm fersah fersah
ramazanı haklı çıkarmak için ayaklarımın altında üç şehrin ismi ezildi.
ن
hem basma etek giymek isterdim ikindi vakitleri,
hem de hak etmiyordum birbirinden gür sakalları bıyıkları
eşe dosta inandırıcı gelmemeye başladı, yaptığım eşref-i mahlukat taklitleri.
unutma! kaburga kemiğindendi Adem’in firar ettiği donanması, kayıkları
م
cereyanlar kesildiğinde beriki köyde her cumartesi
buram buram intihar kokardı köşedeki gaz lambaları
kalitesiz mermerden inşa edilmişti şu minik aklımın çevresi
Allah bilir ne zaman konuk eder mermeri delecek damlaları.

Ozan R. KARTAL

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir