Bazen tek bir başlık dünyanın her önemli başkentini gezmiş kadar büyüler sizi.
Bazen tek bir kelime binlerce nasihatten iyi gelir.
Ve çoğu zaman da kelimelerle anlatamadığın ne varsa- tek bir bakışınla uzanıverir imkansızlar semtine.
*
Sırada yağmur yağdıracağım kaldırımlarım var;
Ülkemi karış karış gezdim- görmedik yer bırakmadım..
Neredeyse bir o çok merak ettiğim Karadeniz dışında her yerde bir adet fotoğrafım oldu, her yöresel yemeğin tadına bakma fırsatım oldu..
Bazı tatlar kolay silinmez hafızalardan,ülkemi seviyorum.
*
Politika rüzgarları neden esiyor peki yazılarımda.
Anlayamadığım soru işaretleri beynimi gıdıklıyor; aklımı kaşındırıyor da ondan..
Hiçbir şeyi fazla derinlemesine araştırıp bir de ona doğrudan şahit olduğunuz oldu mu ?
Yani gerçek bir film kesitinin hayatınızın tam ortasına düştüğünü hayal edin.
Benim oldu.. benim düştü..
Şimdi kahvemi yudumlamadan soluksuz yazmam da bu sebepten olsa gerek.
*
Genel olarak; kostümlerinin ve makamının içerisinde kendine yer bulamamış karaktersiz politikacı görünümünden bahsediyorum.
Bu saydığım sıfatlardan daha ağırı var ise o da taktir edersiniz ki, halkı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan günümüz siyasetçilerinin gerçek yüzleridir.
Böyle şiirsel anlatmaya çalışmam, hayal dünyam hala çok yerinde ve taze- insan kolay kolay karartmıyor dünyasını.
Hem kim için ne için karartacağız?
*
Ülkemizde aralıksız ve salgın yayılan bir hastalık var ki o da kadınlarımızın kendilerini ifade edememeleri.
Kadın haklarının ; kova kova sularla kirli denizlere dökülmesi.
Adaletli ve karakterli duruş sergileyenleri ise;yok edip gitmemiz. Acımasız kurallardan oluşuyor aslında bu toplum dediğimiz alt yapı.
Politika ve kadın haklarının aynı çatıda yer alma sebebi ise belli “içi beni dışı seni yakar..” buraya tam oturacak galiba..
*
Devletimizin siyasi partileri, kurumunda ömrünü ülkesine adadığından bahsedenler, ve hatta ve hatta her fırsatta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini ağzına alarak aydın kitleleri kendilerine çekmeye çalışan bir kısımdan bahsediyorum.
Nedendir ki üzüntüm burada artarak devam ediyor.
Günümüz Türkiye’sinde siyasetçilerimizin almış olduğu kabın şekli çok uzaklardan mide bulandırmaya yetiyor.
Genç bir kadın , bir gazeteci veya işini yapmayı kafasına koymuş bir insan olarak düşünün kendinizi.
Şimdi geçtiniz bir devlet adamının,kuruluşun veya işverenin karşısına kendinizi anlatmaya çalışıyorsunuz..
Size düşen görevler aslında o işi en iyi şekilde yapabileceğinizi karşı tarafa göstermekten başka ne olabilir ki.
Eğer devletin en başında ki kimselere güvenemezsek kime güveneceğiz.
Cevabı içinde soruyu yine kendim yanıtlayacağım ;
“Kendimize güveneceğiz.. Olduğumuz kişiye, olmaya çalıştığımız kişiye güveneceğiz. Ve eğer ki bulunduğumuz ortam tam da istediğimiz gibi değilse; bize saygı duyulmamışsa o masadan kalkıp gideceğiz…”
Bunun için biraz yaşamış tecrübe edinmiş olmak gerek.
Biraz hayatın mayasını tatmış olmak gerek.
Biraz ne istediğini bilmek; ve karakterini yeri geldiğinde sarsıp kendi kendinin öğretmeni olabilmek gerek.
*
Türkiye’de kadınların işsizlik istatistikleri 2018 raporu göz önüne alındığında iş gücüne katılım oranı erkekte %72.1 iken kadında maalesef %33.8’de kalmış …
Bu istatistik aslında ülkenin medeni durumu,kalkınmışlık seviyesi,ekonomik ve sosyokültürel dengesi, politik, felsefik yapısı gibi gerçek hal ve durumları da gözler önüne seriyor.
*
Devlet adamları ile iç içe çalışan,TV ve medya- halkla ilişkiler mesleğini icra eden kadınlar için bu durum gittikçe vahim bir hal alıyor.
Ülkenin başlarına doğru çıkıldıkça sektörel açıdan ise ; karakterin gittikçe alt seviyelere indiğini gözlemliyoruz.
Neden bu şekilde negatif bir tablo ele aldık;
Çünkü gerçeklerden kaçmayı bırakmalıyız;
Çünkü kendisine rütbe takılmış bu insanların hepsinin içinde gerçek bir kalp ve haysiyet olup olmadığını bilemeyiz.
Halkın önünde konuşma yapan toplululukların neyi ne için söylediğini kestiremeyiz…
Yalanlardan , riyakarlıktan ,sahtekarlıktan beli bükülmüş günümüz adamlarını normal göremeyiz…
Her şeye elbet bir cevabımızın olduğu asi toplululuklar görme hayalimizi bir kenara bırakamayız.
Esas meseleler söz konusu olduğunda asla ama asla boyun eğemeyiz!
Ve bu sayılar rakamlar; ve gerçek hikayeler ile bir an önce yüzleşmeliyiz.
*
Yüzleşmeliyiz çünkü kız çocuklarımız olacak;
Yüzleşmeliyiz çünkü erkek çocuklar yetiştireceğiz..
Onlara nasıl davranacağını bilecek ;öğretmenler,doktorlar- bilim insanları yetiştireceğiz.
Yüzleşmeliyiz çünkü bu dünya hepimizin!
Nazlican Elestekin — newsmeonline.life
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!