Yazılar

Türkmenler, yaklaşık olarak 1200 yıldır Irak topraklarında çeşitli zorluklarla varlığını sürdürmüşler ve bu dönem boyunca oldukça önemli görevlerde bulunmuşlardır. Irak Türkleri farklı yönetimler ve gruplar tarafından zaman zaman sürgün, tehdit, tutuklanma, hapis, işkence, idam gibi pek çok saldırılara maruz kalmıştır. 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te meydana gelen, dönemin Kürt kökenli Komünist Partisi ve başında Molla Barzani’nin bulunduğu silahlı örgüt güçleri tarafından yapılan katliamda Türkmen liderleri, sivil halkı öndersiz bırakma hedefi ile canice öldürülmüştür. Bu olay, Türk tarihinin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçmiştir.

1959 Kerkük Katliamı Nasıl Başladı?

Irak’taki kraliyeti 14 Temmuz 1958 yılında gerçekleşen askerî darbe ile yıkan General Abdülkerim Kasım, cumhuriyet rejimini ilan etti. Bunun ardından halka birçok vaatte bulunan yeni rejim, kısa bir süre sonra krallık döneminde yurt dışında çeşitli bölgelere sığınan siyasi suçlular için af çıkarttı, bu kişi ve gruplara yurda dönmeleri için çağrıda bulundu. 1958 yılına kadar 11 sene Sovyetler Birliği’nde sürgünde olan Molla Barzani de bu fırsattan yararlandı ve Irak’a geri döndü.

Petrol yatakları ile zengin Kerkük’ü kendi hâkimiyetine almayı planlayan Kürtler, Kerkük’e organize biçimde yerleşmeye başladı. Barzani’nin silahlı canilerinin Kerkük’e gelmesi, Türkmenlere karşı örgütlenmesi, kısa bir süre içerisinde çeşitli saldırılara başlaması ve Bağdat’ın da bu olaylara göz yumarak teşvik etmesi ile Kerkük’te gerginlik arttı. Irak Türkmenlerinin en önemli ve sembol şehri olan Kerkük’ten Türkleri çıkarmak amacıyla şiddetli saldırıları her gün arttıran Kürtlere karşı Türkmenler, karşılık vererek kendilerini savundular. Bu durum neticesinde 1959 yılının başlarında Kerkük’te pek çok çatışma gerçekleşmeye başladı. Bu dönemde Kerkük’te görev yapan 2. Tümen komutanı görevinden alınarak yerine Türklere karşı hareket etmesi amacı ile komünist biri atandı. Diğer üst düzey kadrolara da özel yetiştirilmiş Kürt ve Ermeni kökenli liderler atandı. Böylece soykırım için istenilen altyapı oluşturulmuş oldu.

14 Temmuz 1959 günü, darbe sonucunda kurulan cumhuriyetin 1. yıl dönümü kutlamaları yapılacağı için günlerce şenlik ve tören hazırlıkları yapıldı. Kutlamalar için sokaklara dökülen halk, resmî geçit töreni sırasında çevre bölgelerden Kerkük’e gelen Kürt caniler tarafından sloganlar ile sözlü tacizlere maruz kaldı ve kışkırtıldı. Resmî geçit sırasında Türkmenlerin sıklıkla bulunduğu “Türkmen Kahvesi” önünden gelen bir silah sesi olayları başlattı. Burada “14 Temmuz Kahvesi sahibi Osman Hıdır” öldürüldü, ardından halk, Kürt caniler tarafından silahlarla taranmaya başlandı. Böylece 3 gün 3 gece süren ve tarihe Kerkük Katliamı olarak geçen soykırım başlamış oldu.

Halk ordusu mensubu komünistler tarafından olaylar yavaşlatılarak halkın dağılması sağlandıktan sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi ancak bu yasak Kürtleri durdurmadı. Türkmen liderlerini hedef alan caniler tarafından, aynı akşam “Emekli Binbaşı Ata Hayrullah” evinden alındı. Türklerin toplandığı ölüm ve kan meydanına getirilip burada işkence ile şehit edildi. 3 gün süren ve dehşet verici kanlı olayla sonuçlanan Kerkük katliamında; çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek, ayrım yapılmadan silahlarla taranarak, diri diri toprağa gömülerek, iple bağlanıp sokaklarda sürüklenerek şehit edildiler.

Daha sonrasında ise General Abdülkerim Kasım rejiminin görmezden geldiği soykırım katillerinin bir kısmı, Abdülselam Arif döneminde idam edilseler de bu sonuç hiçbir Türkmen’in yüreğine su serpmedi. Kerkük Katliamı öncesinde yaşanan, Türkmenlerde iz bırakan 1924 ve 1946 olaylarını takiben vuku bulan ve tarihteki en trajik olay olarak kayıtlara geçen 14 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı’nın etkileri, Türkmen halkı ve özellikle gençleri üzerinde hâlen sürmektedir. Bu katliam, Türkmenler için nesilden nesle aktarılan psikolojik bir travma olarak hafızalarda kalmıştır. Türkmenlerin, Irak Devleti’ne ve bölgedeki Kürtlere karşı aitlik, güven duyguları oldukça azalmıştır. Türkmenlerin aynı zamanda Türkiye’den de destek görmemesi ayrı bir üzücü olay olarak hafızalarda yer edinmiştir.

14 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı Şehitleri

Tarihte eşi benzeri görülmemiş bu kanlı katliamda sayısız Türkmen ağır yaralar alırken feci şekilde can veren, şehit edilen değerli Türkmen liderleri, şahsiyetleri ve mücadelecileri arasında Ata Hayrullah, İhsan Hayrullah, Kasım Neftçi, Selahattin Avcı, Mehmet Avcı, Câhit Fahrettin, Osman Hıdır, Emel Muhtar Fuat, Cihat Muhtar Fuat, Nihat Muhtar Fuat, Nurettin Aziz, Abdullah Bayatlı, İbrahim Ramazan, Abdülhâlik İsmail, Hasip Ali, Cuma Kamber, Kâzım Abbas Bektaş, Şakir Zeynel, Hacı Necim, Enver Abbas, Adil Abdülhamid, Züheyir İzzet Çaycı, Fethullah Yunus, Kemal Abdulsamed ve Seyit Gani Nakip bulunuyordu.

Kerkük Katliamı’nda bir Türkmen aile için büyük bir yıkım ve acı bırakan olaylardan bir diğeri ise henüz 12 yaşında masum bir çocuk olan “Emel Muhtar Fuat”ın bu vahşi soykırımda feci biçimde can vermesi olmuştur. Dışarıda ne olup bittiğini bilmeden evlerine sığınmış olan bu ailenin, canilerin kapıyı kırarak içeri girmeleri sonucu yaşadıkları dehşet ve şiddet, iki kardeşi ile birlikte gözyaşı ve çığlıklarına aldırış edilmeden ailesinin gözü önünde küçük yaşlarına rağmen canavarca katledilen suçsuz, günahsız küçük Emel için de feci bir son oldu. Muhtar ailesi, bu katliamda hayatları aniden değişen ailelerden sadece birisiydi. Irak Türkmenlerinin önemli şairlerinden “Nesrin Erbil”in Emel’e hitaben yazmış olduğu bir şiir vardır ki olayları ve düşünce yapısını çok net ortaya koymaktadır:

Kerkük’ün Temmuz günü mahşer olurken yazı,

Doldurdu semasını ana baba avazı,

Bir Emel gitti diye Kerkük’ün durmaz nabzı,

Yüz Emeller yetişir bir Emel’in izinde.

Kerkük Katliamının Türkmenler Üzerindeki Etkisi ve Sonuçları

Bu olaylar sonrasında Ata Hayrullah’ın yetiştirdiği gençlerden olan Necdet Koçak sancağı devraldı. Daha sonrasında Necdet Koçak kendi teşkilatını kurdu ve ömrünün geri kalanını bu dava uğrunda, Irak Türklerinin zulümden, katliamdan kurtularak yok olmadan yaşamaları ve dillerini, kültürlerini, törelerini, millî kimliklerini kaybetmemeleri, birliklerini korumaları amacı ile faaliyetlerde bulunarak geçirdi.

7 Mayıs 1960 tarihinde Türkmen birliği ve beraberliği amacıyla “Türkmen Kardeşlik Ocağı” kuruldu ve Ocak tarafından 23 Ocak 1961 yılında “Kardeşlik Dergisi” yayınlandı. Bu iki oluşum Türkmen kültürüne önemli katkılarda bulundu.

Irak Türkmenlerine karşı yapılan her türlü baskı ve katliamlar bu aziz milleti yıldırmaya yetmemiştir. 1974 yılında az sayıda bir grup genç, “Türkmen Kurtuluş Ordusu” adında düzenli bir ordu kurmuştur. Bu ordunun en büyük amacı Türkmenlere uygulanan soykırım politikasına aynı şekilde cevap vermektir. 

Bu saldırılara ve idamlara tepki olarak ise 1988 yılında Irak Türkmenlerin ilk siyasi organizasyonu unvanını taşıyan “Irak Milli Türkmen Partisi” kuruldu. Türkmenleri, kurulan parti ve kuruluşları tek bir çatı altında toplamak üzere Ekim 1994’te Irak Türkmen Cephesi’nin kuruluş çalışmaları başlatıldı ve 24 Nisan 1995 yılında resmî olarak kurulduğu açıklandı.

Bugün görevlerde bulunan bütün siyasi teşkilatlarımızın temeli, 1959 yılının 14 Temmuz gününe dayanmaktadır.

“Diktatör rejimi” sona ermiş, Türkmenler günümüzde yeni bir mücadele dönemine girmiştir. Bugüne kadar yapılan haksızlıklara, uygulanan insanlık dışı baskılara tekrar meydan verilmemesi için Türkmenler artık daha güçlü biçimde mücadele etmektedir. Tarihine ve milletine bağlı gençlerin, geçmişinden gurur duyarak dik ve onurlu duruş sergilemeleri, ellerinden gelenin en iyisini yapmaları, canla başla mücadele ettikleri bu teşkilatlarda yükün herkes tarafından omuzlandığı ortamlar oluşmaktadır. Birlik ve beraberlik duygusunun Türkmen gençlerini kuvvetlendireceği bilinci aşılanmış, çalışma azmiyle de bir sonraki nesle örnek olmaya devam edilmiştir. Geçmişin izlerinin silinmesi için haklarına sarılan Türkmen gençleri bugün her zamankinden daha güçlü yola devam etmelidir.

İnci Zade