İstiridye kabuklarıyla soyulan derimden
 Platon’un ruhunu döktüm
 ve Afrodit’in bedenini
 Yorgun değilim kılıç yaralarından
 Yırtılan kitapların sesinden bıkkın değilim

 Basra’da deve üstünde
 Kütahya’da yalın ayak
 Korkum korkunun kendisine bürünememekten
 Ve bölememekten cılız bileklerimle bir şahmeranı ikiye

 Tırmandığım dağların efsanesini anlatadursun Kemal

 Gökçen kız dağlardan inmeyiversin
 Efsunlu hürriyetimi akbabalar beşiklerden çalmasın bir kere de
 Öyle fütursuzca daldığım gözler ışımasın
 Aramış değilim henüz soğuk elli devler

 Durup dinleyelim çığlık çığlığa
 Üzerimize apansız
 Bir sağanak gibi koşan keçileri
 Haberleri var mor bahçelerden
 Kızılırmak’ın dibinde bulunan oyalı yazmalardan
 Kaçkın değilim cehennem narına götüren günahlardan

 Virane gülüşlerde aradığım ihtilal
 Bir valiz dolusu yalnızlığım
 Muaviye’nin okunu hedef alan altı aylık sevgim
 Ürkmüş değilim Afrika incilerini getiren kölelerden
 
 Kaderin celladının kuş tüylü kalemi
 Nice güvercinler kanlı geziyor göz kapaklarımda
 Hüseyin, kollarını kaldırmış bir mübariz
 Berzahtan geçiyor destur demeden
 Geri durmuş değilim susuz göçüşün vehminden

Mişa Dirahşan (şiirin ve şairlerin ezeli düşmanı)

MİŞA DIRAHŞAN

Şiir ve Şairlerin Ezeli Düşmanı

EDİTÖR

Ekrem MÜFTÜOĞLU

Editörden not: Şiirin ve şairlerin ezeli düşmanı olduğunu iddia eden birisi böyle bir şiir yazınca mazoşist mi olmuş olur?