Dağ başlarına konuk olur, korkusuzlukla göç ederiz.

Bu zamanlarda durulmadan ölüp tekrar tekrar direniriz.

Bulutlar dostumuz bizim

Ay sevgilimiz,

Bizler uzaktan seslenip uzaktan dirilenleriz.

Ayrılık içselliğiyle yollara düşülür,

Akşamlara veda ederiz.

Alıcı kuşların kokusuyla gülüşür,

Yazgımızın ellerinden birer birer öperiz.

Etik, lojik, dik, dikel, sessiz sakin dinler bizi bu kelimeler.

Çok da önemsiz yüklü gereksiz kelimeler,

Umrumuzda değil ideolojiler, nasyonaller, liberaller…

Sarılmışız dört bir yandan bulutların çehresine,

Güneşi arıyoruz biz delicesine!

Ufak ışıklarda kaybolan yıllar,

Kaybolup gitsin yıllar, yollar,

Yollara dökülmüşken şimdi bizler,

Umrumuzda da değil kaybolanlar, saflar, sıkılaşamayanlar…

Top, tüfek konuşan memleket,

Sadece bizi mi görmeyecek?

Görecek, bizi de görecek,

Umrumuzda değil bizim top, tüfek.

Kalemle vurulan kağıtlar bizden yanayken şimdi,

Umrumuzda değil ölemediğimiz karargâhlar,

Biz bizden yana topluca ve toplumca,

Uçuyoruz gökyüzünde hep birlikte ve baş başa…

Süzülür korkusuz kollarımız bu memleketin üzerinde,

Tek bir kişi değil ve hep berabercesine!

Sessizlik sonumuzu bizden önce getirecekse

Sessizce değil haykırarak ölelim dedik bizler de…

Bulutlarda buluşmakmış en büyük hedefimiz,

Cepten mendillerimiz çıkmadan önce kavuşmak bizim hedefimiz.

Aysız gecelerde kavuşamadan bitecekse bu hikâye,

Silelim hafızalarımızdan yürüdüğümüz yolları,

Silelim baş başa kaldığımız acı sevdaları,

Ölünecekse bu toprakta ve bu gökyüzüne feda edilecekse birileri,

Haykırarak ölelim,

Uzakların yoluna düşüp

Sesimiz daha da uzaklara yükselsin,

Ve bizler düşeceksek,

İşte böyle düşelim…

İrem Yılmaz

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir