Yazılar

berathalasag

Mişa Dirahşan

Mişa Dirahşan

18 Şubat 2018
Akşam vakti, saat kaç bilmiyorum. Dolunay var işte havada! Bu saati betimlemeye yetmez mi size? Daha hayatımın ilk senelerindeyim, arada bir kimileri soruyor, “Kaç yaşındasın?” diye. Diyemiyorum ki “Daha konuşmayı yeni öğreniyorum, yaşımı nasıl sayayım?” diye.
Henüz annemin karnındayken duyduklarıma kadar birçok şeyi hatırlıyorum. Hatta anlatayım bir şeyi: Annemle babam tartışıyorlardı. Ortalık iyice kızışacak gibi olduğunda anneme içeriden bir tekme attım, annemin canı acımıştı galiba, biraz acıyla inlemişti de. Hızımı zar zor ayarlıyordum, ne bileyim canının acıyacağını. Canım annem… İşte sonra sanıyorum ki oturdu bir yere, onu da annemin vücudunun şeklinden anlamıştım. Sonra babam önden kulağını koydu, o değdi mi hissediyordum. Anlıyordum ki bir tekme daha bekliyor. Ve bir kez de yavaşça, annemi incitmeden vuruyordum. Tartışma iyice yok oluyordu ve şenleniyordu ortalık.
Neyse, bugüne geleyim tekrar. Annemle az evvel oyun oynadık. Çok eğlenceliydi! Tabii, size saçma gelecek şeyler ama olsun. Ben eğleniyordum. Annem de benim eğlenmeme eğleniyordu. Büyüyünce ne garip oluyoruz!
Bir yoldayız ama nereye gidiyoruz bilmiyorum. Şu araba yolculuklarında hep bir uyku bastırır beni. Bu arada annem komşu teyzeye söylerken duydum, üç yaşındaymışım. Çok çabuk büyüyormuşum, yani öyle dedi teyze. Anlamıyorum ki! Büyüyorum işte, başka işim gücüm mü var sanki? Yat, kalk, yemek ye, oyun oyna ve tekrar aynısı. Rutin hep, hiç planlanmadık bir şey olmuyor ki!
Allah be! Araba durdu. Bu ne ya hu? Gürültüler kulaklarımı tırmalıyor. Bak iyice yaklaşıyoruz. Düğün müymüş, neymiş bu. Yetişkinlerin saçma sapan işleri işte. İçeri girdik, oturduk. Annemler falan çıktı, göbek atıyor. Ben de takılıyorum öyle kendimce. Bir amca geldi az evvel, sevdi beni. “Sen ne güzelsin öyle Maşallah.” falan dedi. Klasik laflar işte. Bebek sevmek için yok mu yeni bir lafınız? Bak yine o amca geldi. Kucağına aldı beni. Anladı herhalde sesten rahatsız olduğumu, arkadaki odalardan birine gidiyoruz. Amca üstümdekileri çıkardı. Sıcak değildi oysaki, anlamadım ki! Amca kendisi de soyundu, banyo mu yaptıracak acaba? Amca bana bir şeyler yapıyor, bezimi değiştirir gibi ama öyle de değil, çok acıyor. Bildiğim üç-beş kelimeyle haykırasım geliyor. Tam bağıracağım ağzımı kapıyor ama o ele rağmen bağırmaya çalışıyorum. Canım çok yanıyor. Bağırıyorum… Kulaklarımda da bir acı başlıyor ama bu acı amcanın bana yaptığının yanında hiçbir şey! Yavaş yavaş kendimi kaybediyorum ve güçsüz düşüyorum. Güçsüzlükten yarı baygınken o amca devam ediyor. O acıyı hissediyorum. Her geçen saniye katlanıyor acı. Bir süre sonra amca gidiyor. Odaya bir teyze giriyor, göz ucuyla görüyorum her şeyi. Elleriyle ağzını kapıyor. Korkmuşçasına bir ses çıkarıyor. Daha sonra başıma toplanıyor bazı kişiler, belki annemler, bilmiyorum. Daha sonra bir ambulansa bindiriliyorum. Sonra bir iğne yapıyorlar, daha önce yapılan iğneler çok acıtmıştı ama bu umurumda bile olmuyor. Sonra yavaş yavaş uykuya dalıyorum. Artık gözümü açmak istiyorum ama nafile, olmuyor. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Yanıma iki kişi geliyor. Beyaz kıyafetli, beyaz suretli, nur içinde iki kişi… Melek galiba bunlar. Ne işleri varsa benle! Selam veriyorlar, selamlarını alıyorum. Bana ne olduğunu ve onların benimle ne işi olduğunu soruyorum. Söylüyorlar… Ölmüşüm.

21 Şubat 2018

Annem mezarımın başında. Suskun, ağlamaya bile mecali kalmamış. Babam hâlâ öfkeli, bana dert yanıyor. O canavar ölmemiş. Öldürmek istemiş ama polis gelmiş. İyi ki ölmemiş. Aynı toprağın altında yatacak olmanın düşüncesi bile ruhumu titretiyor.

14 Ocak 2019

Bugün babam geldi. Bir kardeşim olmuş. Sevine sevine anlattı onu, bir fotoğrafını bıraktı toprağıma. Sonra telefonu çaldı. Açtı. Konuşmadan ağlamaya başladı hüngür hüngür. Kızım dedi, bu böyle olmaz. Ne böyle olmazdı? Kardeşim olmuştu, her şey olması gerektiği gibiydi. Ne olması lazımdı ki?

18 Şubat 2019

Annem ağlıyor. Kardeşimin ağlayışıyla karışıp ağaçları söküyor yerinden. İmkanım olsa çıkıp sileceğim gözyaşlarını. Babam… Hapse girmiş. Kanım yerde kalmamış. Huzur içinde uyuyabilirmişim. Mahkeme tutuksuz yargılama kararı vermiş bana bunu yapana. Babam da çareyi kendinde bulmuş.