Seçime Giderken

Önümüzdeki gün Türk milleti haddinden fazla politize edildiği bir seçime gidiyor. Bu seçim, diğer her seçim gibi ülkenin kaderini belirleyecek… mi?

Bir ülkenin kaderini beş senelik bir yönetim belirleyemez. Ülkelerin kaderi, o ülkenin bütün dinamiklerine bağlıdır ve gidişat üzerinde siyasi yönetimin etkisi yalnızca küçük temaslardan ibarettir. Osmanlı’nın 18. padişahı Sultan İbrahim, şehzadeliği döneminde baskı altında yaşamış ve psikolojik sağlığını kaybetmişti. İşe bakın ki ülkeyi sekiz sene yönetmiş ancak ülkenin gerilemesi bir yana dursun döneminde ülkenin sosyal ve askeri açıdan geliştiği bile söylenebilir.

Yani “o gelirse ülke yıkılır, bu gelirse darmadağın olur” diyorlar ya, hikâye. Bu ülke o kadar güçsüz temeller üzerine bina edilmiş bir ülke değildir. İçinizi müsterih tutun. Seçimin bu denli önemli yer tutmasının sebebi ise bu seçimin bir kırılma noktası niteliğinde olması. Yirmi yıldır ülkeyi yöneten AK Parti hükûmeti, zannediyorum ki 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi dışındaki hiçbir seçime bu denli ciddi tartışmalarla girmedi. Bu seçimde ise ekonomik ve sosyal bir dolu sorun halkın yaşantısına sirayet edecek ölçüde gün yüzüne çıkmış durumda.

Bu seçim sürecinde siz kıymetli okuyucularımızdan birkaç adet küçük ricam var: Birincisi, lütfen oy kullanın. Elinizi vicdanınıza koyduğunuzda vicdanınızın rahat ettiğini hissettiğiniz ya da vicdanınızın daha az rahatsız olduğunu hissettiğiniz sürece kime oy verdiğiniz bir önemi yok. Unutmayın ki hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız.

İkincisi ise lütfen sakin kalın. O ya da bu kazansın ama sizler sokaklara çıkmayın. Hepimizin kanı damarlarımızda deliler gibi akıyor, kimimiz sevincini kimimiz hüznünü dökmek isteyecek. İnanın dökeceğiz, ancak her şeyin bir yeri, bir zamanı var.

Siyasilerimiz bu seçimi ne yazık ki olması gerekenden fazla hararetli bir hâle getirdi. Sizin sevinciniz rakibinizi, rakibinizin sevinci sizi o anın coşkusuyla çok farklı durumlara sokabilir. Aşırı politize olmuş kimi topluluklar taşkınlık mı çıkardılar? Bırakın çıkarsınlar, bir süre sonra elleri mahkum dağılacaklar. Ancak karşılık verilirse bu, içinden çıkılması çok güç durumlara sebebiyet verebilir. Ekonomik veya politik olarak ülkemizi bu denli karışıklıklarla mücadele etmek zorunda bırakmak hem ülkemize hem de bize kestirmesi güç zararlar verecektir.

Siyasiler, menfaat rüzgârı nereye eserse oraya gider. PKK’lıları da ülkeye alır, Hizbullah’ı da kardeş eyler. Fetö’yü önce aşk ile davet eder, sonra yakalama kararıyla arar. Bu örneklere daha bir çok örnek eklenebilir, her siyasi taraf için de böyle nice örnekler verilebilir. Siyasetin içine düştüğü bu “dönek” tavırları çözmenin yolu ise yine siyasetten, sandıktan geçer.

Birbirimizi kırmanın, vurmanın kimseye bir faydası olmadı, olmayacak.

Aydınlık günlerin gelmesi ümidiyle..

YAZAR

Ekrem Müftüoğlu

EDİTÖR

Nur Aydoğan

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir