Âhu

Yetim bir şubat gecesinde bismillah diyerek,
Doğruldum yeniden yerimden ufaktan sendeleyerek…
Cism-i vücûdum sabit idi fakat ruhum dîvâne!
Sığmazsın ey âhu sen ne akla ne de hayâle!
Gariban gönlüm meğer tâbiymiş tanrıçaları bile kıskandıran güzelliğine,
Sen cevab imişsin yalnızlığımın sualine!
Sevda dedikleri bu illetin burcunun hurucu ağyarda
Kalmışım bir başıma insanlardan ırak ve yaşanması mümkünsüz olan bu kurak diyarda.
Baskın verdiğin geceler amâ beyazı
Günlerim kör karanlık, düşümde mukaddes yazı.
Kurt kapanı gülüşün terk etmez düşümü;
Hatırlatır unuttuğum her vakit kimsesiz bir harpten, firari düştüğümü…
Hayat imkân vermedi, sevdan el çekti benden;
Zaman kâfi gelmez bu saatten sonra bugün ayrılmaz dünden
Güzeller şahım, ilk göz ağrım sanadır itirazım
Bulanmış burcum, duyulmaz sana olan gönül âvâzım!
Bu sessizlik, davudi kükreyişten de korkunç!
O keskin bakışların bir hançer, güzelliğinse âdeta bir tunç!
Bülbülün dilinde zehr-i mâr olur hükümlerin,
Âhu, ben artık uzağındayım olması ihtimal olan bütün o mümkünlerin!
Ötesi bilinsin, gönül koydum dünyana
Gönlüm her daim sende lakin sevk oldum hicrana…

YAZAR

Hüseyin Kaan Han

EDİTÖR

Elif Berra Kılıç

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir